İstanbul'da bir türlü yollarımızı kesiştiremediğimiz canım Tuğba'm İzmir'deyim dediğimde üşenmeyip bir günlüğüne çıka gelince hemen minik bir programla kış alaçatı'sı yapalım dedik..
Uzun zaman olmuştu Alaçatı'ya gitmeyeli.. Hem zaten yazları artık çekilmeyen kalabalıklara boğulduğundan yaz mevsiminin cenneti gidilecek yerler listesinde bile değildi..
Hal böyleyken kış sonu, ilk bahar başı neden gidilmesindi..
Havanın 17 derece civarında olduğu bir Mart günü, meydan cafeleri kalabalıktan hallice rahat ve nefes alınabilir, ana cadde de seyrek, arka sokaklarında tek tük insanın olduğu, balkonlara şalvarların, kapı önlerine paspasların atıldığı güzel bir haftasonunda, neredeyse sadece yerlisi ile karşıladı bizi Alaçatı..