25 Mayıs 2015

Nesabar da bir gün..

Buralarda yaşarken hafta sonları yapılacak en keyifli aktivite bizim için arabamıza atlayıp gitmek oluyor.. Sırt çantasını pratikçe hazırlayıp hemen her fırsatta koyuluyoruz yola. Öyle çok uzaklara da değil aslında. Yakın köylere, kasabalara.. 1-2 saat mesafedeki yeni yerleri keşfetmeye.



Gezmek tutku olunca, gitmek farz oluyor.. Varna'dan çıkıyoruz, 1 saat 25 dk sonra (yolun yarısı tek şerit ve sürekli virajlı olunca hızımız oldukça düşük olmasa aslında 60 dk da katedilir) 'Merhaba komşii' sesleri kulaklarınızda, her sokağına girip çıksak bir saat bie sürmeyecek küçücük bir yarım adadayız işte, adı Nessabar. Genişliği 300 metre olan bu minik ada tarih boyunca bir çok kültüre ev sahipliği yapmış ve geçmişi sandıklarda saklar gibi bozulmadan gelmiş bugüne kadar.. 
Nessabar'ın insanı Varna halkından daha sıcak kanlı. Ada ise Mayıs sonu bol rüzgarlı, arnavut kaldırımlı, tahta ve alçak katlı evleri, temiz sokakları, el yapımı hediyelik eşya dükkanları ve enfes manzaralı restoranları ile güzel bir gün geçirmeyi garanti ediyor. 


Hediyelik eşya dükkanları standart ve fabrikasyondan çok hand made ve özgün tasarımlar ile bezeli. Hayran kalıyorum birçoğuna.. Hani bir yerden sonra toplayıcılığa dönüşmese hepsinde gönlüm var aslında.. Tabi dozunda bırakmak lazım :) el yapımı seramik bir balık ve el yapımı ebrulu bir güveçle dönüyorum adadan.. 


Cunda'yı andıran ama biraz daha nostoljik, bozulmamış, yeniyle makyajlamak yerine orjinalin korunmaya çalışıldığı,  kısmen düz ayak hali aslında Nessabar..  İnsana huzur veren bir yanı var, yalın bir hali.. Saatlerce oturup kalkmak için asla acele etmeyeceğiniz şahane manzaralı salaş kafeleri var birde.. Kentin modern yüzü ise yarım adanın dışında tutularak ana karaya saklanmış. 













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder