17 Kasım 2015

Bebekle Beyrut Tatili

Yine kalk gidelim aklımızla başladı minik tatilimiz.
Aklımız İran'dayken kendimizi Beyrut'ta buluverdik. İran için giyim kuşam kısıtı olduğundan ne 30 dereceyi aşkın sıcaklarda şal ve uzun giysiler giymek, ne de Bulgaristan'da uzun ince giysiler arayacak enerjim olmadığından buradayız.. Çok merak edilen İran ise başka bahara kaldı yine..



Harari hava limanında vizesiz giriş çıkış ve üst düzey güvenlik önlemleri, olağan işid'li olma şüphesi ile bir çok soruya maruz kalarak ülkeye giriş yapıyoruz.. 1 saate yakın sıra beklememize rağmen diğer kişilere göre hızlı geçiyoruz kontrol kontuvarından. Aile olmamızın ve giriş formlarındaki bilgileri eksiksiz doldurmamızın etkisi büyük.

Ulaşım; Hava limanından şehir merkezi 15 dk. sürüyor. Bu arada beyrut'ta toplu taşıma yok. Ulaşım için taksi veya kiralık araç (günlük-şoförlü)  tercih etmek durumundasınız. 
Hava limanı; 20 paund
Günlük kiralık; 90-100 dolar arası
Taksi; indi-bindi usulü şehir içindeki her nokta 10 lübnan paundu / 18 tl. 'na götürüyor.



Havalimanından otele ulaşmamız 15-20 dk. arasında sürüyor. Beyrut'ta ulaşım süresi tamamen trafiğe yakalanıp yakalanmamanıza bağlıymış. Biz çok şanslıydık ki 3 gün boyunca sadece 1 defa trafikte kaldık. 

Lübnan'lıların değişik bir sürüş tekniği var. Sıyırma tekniği dedim ben buna. Araçlar birbirini milimle sıyırarak ilerliyor. Bir araç diğerine çarpsa, dokunsa hasarı sürücülerden biri bile kontrol etmeye gerek duymuyor. Hımm diyip sakin el kol hareketleri ile olur öyle şeyler diyerek yollarına devam ediyorlar :) 




İç savaşın izleri silinmeye çalışılsa da hala taze şehrin sokaklarında.. Geçmiş aslında geçmemiş Beyrut'ta.. Orta Doğu'nun Paris'i.. Paris'in sokakları bomboş.. Dükkanların yarısından fazlası kapalı.. Restoranlar'ın bir kısmı açık ama bomboş, down town bölgesindeki birbirinden zarif, şahane balkonlu evler bomboş.. Duvarlarda kurşun izleri, sokaklarda eli silahlı askerler.. Köşe başları tutulmuş.. Ya bir şey olursa tedirginliği.. Ürkerek ve merakla geziyor insan buralarda.. 



Lübnan mutfağı: beka vadisinin bereketli topraklarında yetişmesinden dolayı bu kadar lezzetli her şey diyor Lübnan'lılar. Yemeğin yanında çiğ lahana, bakla, bezelye,  bütün turplar geliyor, normalde ağzına koymayan kocam bile kıtır kıtır yiyiyor hepsinden.. Şeker gibi hepsi.. Bir de buralarda nargilenin yanında çiğ bezelye falan yeniyor :) 

Nargile mi? Buraya gelmeden önce okuduğum hiç bir bloktaki kadar ucuzunu bulamadık biz.. 25-30 tl. civarında rakamlar.. Ama bu kadar mı iyi yapılır arkadaş! Hazır kömür ile yapılanı bile bol dumanlı, geniz yakmayan ve gıcık yapmayan türden.. Türkiye'de hazır kömürlü olan nargileye artık dokunmuyorken burada aynı kömürle bu kadar başarılı sonucu sadece havasındandır ritüeline bağlayabildik :) 


Birinci günün sonunda merkezdeki bütün camileri, kiliseleri , alış veriş merkezini, saat kulesini görüp Karam restoranda akşam yemeğini bol meze ağırlıklı yiyerek geceyi marina da bitiriyoruz.  



İkinci gün Jeita Grotto (mağara) da başlıyor, Tarissa tepesi ve byblos antik kentinde devam ediyor. Yine erkenden yoldayız. Bugün harita okumakla, acaba nasıl gidilirlerle zaman kaybetmedik. taksi yerine şoförlü araç kiralamayı tercih ediyoruz ve gün sonunda yaptığımız şeyin ne kadar mantıklı olduğunu anlıyoruz.
ilk durak Jeita mağarası, bence sadece bu mağara için bile Beyrut'a gitmeye değer. Büyüleyici kelimesinin tam karşılığı..
Asya kucakta ve bebek arabasındaki saltanatını sürdürürken biz ırgatlar mağaranın sonsuz basamaklarında bebek arabasını da kucakta taşıyarak geziyoruz mağaranın üst kısmını. Alt kısmında ise mağara içinde kısa bir tekne turu var, hayran kalmamak elde değil.. bebekle gezmeye uygun.  İnci gibi işlenmiş oluşum öyle güzel ki fahiş fiyatına rağmen değer dedirtiyor. 

İçeride fotoğraf çekmek yasak, ilk yer üstü mağarasında telefonları alıp kilitli bölmelere kapattılar. Türk aklı, ben burada kesin fotoğraf çekmeliyim diyip ikinci yer altı mağarasında telefonu arabada bıraktım diyerek çantamda içeri soktum ve çekim kalitesi düşük olsa da amacıma ulaştım. Aferin bana.



Harissa tepesinin büyük kısmını teleferik ile kısa hattını ise çok dik bir füniküler ile çıktık. Denizin yanı başında dim dik dağın tepesinde konik bi yapının üstündeki dev meryem ana heykeli karşılıyor bizi. Manzara mükemmel. Akdenizin derin suları, lübnan'ın yeşil kıyısıyla uyun içinde. Tepedeki cafelerden birinde nargile söyleyip soluklanma vakti. 




Bu hattaki son durağımız Byblos. Şirin bir sahil kasabası burası. Çarşısı hediyelik eşya dükkanları ve sevimli cafeler ile turisleri kucaklıyor. Antik bir şehirden çok popüler bir turizm destinasyonu gibi. Byblos yerine daha geniş zamanımız olsa beka vadisi daha cazip aslında.. Şahsen byblos'a tekrar gitmek ister miyim emin değilim. 



Gece yine marina'dayız. Marina'nın sonundaki bu yazı dikkatimizi çekiyor. Solidere Harari'nin şirketinin adıymış. Harrari otelin yanındaki caddede suikaste kurban gittikten sonra halk otele bir daha gitmediği için otel sahibi tarafından protesto amaçlı asılmış. Şoförümüz böyle anlattı, onun yalancısıyım. 






Her Beyrut'ta yapılacaklar listesine eklenmiş ama bence bi numarası olmayan güvercin kayalıkları işte arkada.. 
Otur nargile iç, bu güne kadar yediğin en iyi mezelerden ye dur zamanı verimli geçir ama burada işin ne :) 
ben güvercin kayalıklarını yapılmasa da olurlar listesine ekliyorum. 




Abu dhabi'den hastası olduğum zahterli ekmek meğer burada da varmış.. 







Milyon dolarlık rezidanslar ile gece konduların giriş kapılarının aynı sokağa baktığı garip bir ülke burası. Sınıf ayrımı çok sert olsada herkes bir arada yaşıyor.. Bizdeki gibi kurtarılmış bölge ilan edilen yerler yok.. Marina da bile durum aynı.. 15 milyon dolar denen bir binanın yanında savaştan kalma kursun izleriyle ayakta durmakta güçlük çeken binalar var.. Gökdelenlerin gölgesi gibi duran binalar..


Son günün son saatlerinde uğradığımız ve benim çok sevdiğim kahveden bir kare.. 
Ürkerek gezdiğim sokaklarından sonra yeniden Beyrut'a gitmek ister miyim bilmiyorum ama bu şehrin bütün tatlarının damağımda kaldığı bir gerçek.. 
Hoşçakal Beyrut.. 
Ha bir de unutmadan; Beyrut bebek arabasıyla gezmesi zor bir şehir. Marina dışında turistik merkezi yerler arnavut kaldırımı olduğu için arabayı itmekte çok zorlandık. 

2 yorum:

  1. Mağara cok güzel olmuş ne iyi etmişsiniz. Biz de 2 gün sonra Ürdün'e Gideceğiz. Medeniyetin defalarca hayat Bulduğu bu Toprakları böyle harabe görmek ne acı, Savaş'tan yaklaşık 5,6 sene sonra Bosna'ya gitmiştim her yerde henüz kurşunlanmış evler ve Savaş'ın izleri acıtmıştı canımızı. Şimdi Ortadoğu Ülkelerinin nerdeyse hepsinin yakın tarihinde bir savaş izi var :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanın canı acıyor gördükçe.. Bir de o anı yaşayanları düşündükçe kötü oluyorum ben :(

      Sil