02 Temmuz 2014

Bangkok gezisi 2. bölüm..

1. bölüme buradan ulaşabilirsiniz.. 

Gün yine erken başlıyor.. Hedefimiz büyük saray.. Sıkı bir tuk tuk pazarlığından sonra saraydayız. İçeriye girerken kıyafet kontrolü yapıldığını bildiğimizden temkinli geldik. Kolsuz veya şort ile içeriye giremiyorsunuz. Durumdan haberdar değilseniz cüzi bir ücret ödeyip şal alarak omzunuza atmanız, belinize sararak bacaklarınızı kapatmanız gerekiyor.  

Grand Palace 1782'den beri Siyam krallığına ev sahipliği yapan bir kompleks. Bazı bölümlerinde hala çalışmalar devam ediyor. İnce el işçiliği ile adete dantel gibi işlenmiş.. Wat Phra Kaew de kompleks içinde yer alıyor. Kompleksin halka açık noktalarını gezmek 3-4 saatimizi aldı. 



Kraliyet ailesi, devlet kurumları ve Zümrüt Buda (The Temple of the Emerald Buddha) da kompleks içinde yer alıyor. İçerisi bölümlere ayrılmış ve bir kısmı halka açık değil. Giriş kişi başı 500 baht. Bangkok gezisi boyunca ödediğimiz en büyük rakam bu oluyor. Evet biraz pahalı ama kesinlikle değer, hayranlık uyandıran sabırla işlenmiş, koruyucu cinler, çan kuleleri, nöbetçi şeytanlarla dolu bir mekan.. 



Buda'nın koruyucu cinleri

Saray içinden görüntüler..

Zümrüt Buda yoksa Gold Buda, ben ve Asya var olmaz mı?

Eğer görebiliyorsanız buyrun Zümrüt Buda

İçeride hayran bakışlarla gezerken Tayland'ın en kıymetli budası olan Zümrüt buda'ya geliyor sıra. Burma istilasından korumak için çimento ile yaplanan heykel bir taşınma sırasında vinçten düşüp üzerindeki plakalar kırılınca keşfedilmiş. 700 yaşında  43 cm. yüksekliğe sahip i.ö. 43 yılında yeşil nefritten yapılmış bir heykelmiş, fazlaca yüksekte olduğu, çılgınca süslendiği ve yanına yaklaşmak yada fotoğraf çekmek yasak olduğundan pek birşeye benzetemiyoruz tabii. İçeride fotoğraf çekmek kesinlikle yasak, teşebbüs ederseniz farkedildiğinde tartaklanmanız muhtemel.. Ben de zoom ile dışarıdan çekiyorum ama pek belli olduğu söylenemez. 


Kraliyet bölümü ve devlet binalarının olduğu kısım

 Dev bonzailer

Kraliyet binası

Saraydan sonraki noktamız yürüme mesafesindeki Wat Pho (yatan buda). Hamile olduğum için eşim araç ile gitmemizi istiyor ve taksi çevirip 10 dk. yürüme mesafesindeki tapınağa ne kadara gideceğini soruyor. cevap tabii ki 200 baht :) Taksici tapınağın açık olmadığını söyleyip bizi başka bir noktaya götürmeyi teklif ediyor. Listemi kontrol ettiğimde götürmek istediği yerin adı bile yok. Eşim ise kapalı olduğunu söyledikleri ve çok ısrarcı oldukları için internetten edindiğimiz bilgilerde bir hata olabilir diye taksiciden bilgi almaya çalışırken 10 dk. yürüyelim ben şansımı denemek istiyorum diyorum ve gittiğimizde tapınağın açık olduğunu görüyoruz. Bu şehirde kesinlikle tuk tukçulara inanmamakta fayda var. Hedefleri stoplu bir yolculuk yaptırıp götürdükleri mağazalardan komisyon aldıkları için alış veriş yapmasanız bile orada 15 dk. oyalanmanız.


Yatan buda 15 metre yüksekliğinde ve 43 metre uzunluğunda sağ kolu üzerine uzanmış bir Buda heykeli. Ayaklarının altında 108 tane sedef kakmalı uğurlu olduğunu inanılan sembol bulunuyor. Buda'nn srt kısmında koridora bakan bölümde ise 108 tane kase bulunuyor. Ziyaretçirin bir kısmı uğur ve şans getireceğine inandıkları için her bir kasenin içine para atıyorlar. Tapınak aynı zamanda Thai masajının doğduğu yermiş. 


Çin mahallesi Gündüz gözüyle tuk tuk ile geçerken gördüğümüz ve tam bir karmaşa başkenti olan çin mahallesi gece görülecekler arasında yerini aldığı için son gecemizi buraya ayırıyoruz. 72 de çinli inşaat işçilerinin oluşturduğu mahalle bugün şehrin en canlı ve karmaşık noktası. Çin mahallesini tek bir kelime ile özetlemek gerekirse 'LEŞ'. Şıkır şıkır, kıpır kıpır mahalle özellikle akşam yemeği için önerilse de önünden geçerken öğürmemek mümkün olmayan sokak restoranlarına tabii ki oturmuyoruz :) Mahallede baştan sona bir tur atıp geceyi noktalamanın zamanı geliyor bizim için zira daha fazla hamam böceği üzerinden atlamaya tahammülüm yok :) adamlar o böcekleri yediklerinden tiksinmiyorlar herhalde :)) ıyyyyykkkk. China town da yemek yemeyi kim hangi kafayla önermiş merak etmiyor değilim doğrusu. 




Çin mahallesinde gece

Çin mahallesinde fazla zaman geçirmediğimiz için gece pazarlarından birine daha gitmek istiyoruz. Hediyelik minik objeleri buralardan almak mümkün. Fiyatları için yhaaa tayland çok ucuuuuzz! diyenler gibi diyemicem doğrusu, uygun ama fazla da ucuz değil bence. Yine pazarlığına kuvvet durumu burada da geçerli. 500 bahttan başlayıp 150 bahta obje almak mümkün. Bizim gittiğimiz toplam 3 tane gece pazarı oldu. Gece pazarları çok övgü aldığından görmek istedik ama hediyelik ve evimize aldığımız minik objeler dışında inanın hiç bir şey almadık ve kesinlikle ara sokaklarda tesadüfen girdiğimiz bir çok minik pasaj gece pazarlarından çok daha iyi.  

Otele döndüğümüzde hala thai masajı yaptırmamış olduğumuzu fark edip kendimizi otelin içindeki masaj salonuna atıyoruz. Şehrin neredeyse genelinde masaj ücretleri birbirine çok yakın. 300-350 baht bandında bir ücretlendirme yapılmış. Bir kaç yerde 150 baht da görüyoruz ama mikrop kapmak muhtemel :) Hijyenden şaşmamak gerekir. 1 saat boyunca oldukça başarılı yöntemlerle mıncıklanan ayakların ve 15 dk.lık boyun masajından sonra odaya nasıl çıktım ne ara uyudum inanın hatırlamıyorum. Sadece masaj için bile bangkok'a gidilebilir.



4.gün Ayuttaya'ya gitmek için üşenmeden sabah 6 da kalkıyoruz. Siyam krallığının kurulma noktası burası. Bangkok merkeze tren ile 2 saat. Trenden indikten sonra tapınakları gezmek için buraya buyrun.. 


Son gün görülecek pek bir yer kalmadığından ve genelde yurt dışı gezilerimizin son günü sokaklarda yürümeyi sevdiğimizden daha geç çıktık otelden. Hamileyim korkarım, ürkerim diye kararsız kaldığım snack farm dolaylarında olduğumuzu anlayınca hadi girelim dedik :) Sadece yılanları görmek ve gösteri izleyip, yılanlara dokunmak mıncıklamak olarak iki seçenek vardı ve tabii ki kahraman kocam koca yılanı omuzlamak istediğinden mıncıklamalı olanı tercih ettik. Ben hiç korkmadım çünkü yılanlar zehirleri alınmış ve sersemlik düzeyinde uyuşturulmuş, uyuşturulmamış olanlar ise izleyicilerden uzak tutuluyor. Güvenli mi? Bence çok da değil fakat gördüğümüz de iyi oldu :) 


5.gün görmediğimiz sadece national museum kalıyor. müze gezmek istemediğimizden zaten listemizde de yer almıyor.



Aklımda kalanlar;

Ülkenin %95'i budist ve inançlarına oldukça bağlılar. Böyle bir ülkeninn seks turizmi ile anılması ve pazarlanması, kralın buna müsade ediyor olması gerçekten şaşırtıcı. 

Tapınaklar çok önemli bir yere sahip ve her ziyaretinizde tanınan insanları görmeniz mümkün. 

Aninizm yani canlandırıcılığa inandıkları için neredeyse her evin önünde ruh evi dedikleri minik klubeler bulunuyor. Bu felsefede her nesnenin bir ruhu olduğu kabul edildiğinden evin arazisinde yaşadıklarına inandıkları ruhlar için yaptıkalrı bu evlere düzenli olarak adaklar adanıyor. 

Tayland'da insanlar eğer ticaretin içinde değilse gerçekten çok sıcak kanlı, saygılı ve güleryüzlüler. Hatta bugüne kadar gördüğüm en sıcakkanlı ve saygılı insanlar diyebilirim. Wai dedikleri selamlama biçimleri ile yolda sokakta size selam veren minicik insanlar :) Belki tuk tukçular, taksiciler ve size tur satmaya çalışan turizmciler de sivil hayatlarında aynı davranış biçimine sahiplerdir ama iş çalışıyorken sürekli yalan söyleyip , kandırmaya çalıştıkları için o yönlerini fark edemiyoruz.


Bangkok da en çok görecekleriniz arasında fil heykelleri , buda heykelleri, sunaklar ve  ülkeyi batı medeniyetleri seviyesine getirmek için büyük emekler vermiş V. Rama fotoğrafları bulunuyor. Hatta bazı yerlerde Buda ile V. Rama yan yana getirilmiş, yani o kadar çok seviliyor ve sayılıyor. 

Ana caddelerde her zaman, ara sokaklarda genellikle trafik var. Tuk tuk'un pahalı olma sebebinde ki koz ise trafiğe yakalanmayacaksınız bahaneleri. Ama biz İstanbul trafiğini görmüşüz koyar mı bize Bangkok trafiğini? 



İbadet mi ediyorlar, günahlarından mı arınıyorlar bilmiyorum bir de böyle bir görüntü ile karşılaşıyoruz tapınak kapılarında. Su dolu büyük bir tasın içine kocaman çiçekler daldırıp suyu ile birlikte çiçeği başlarına dokunduruyorlar. 

Son gün yürüyüşümüzde karşılaştığımız budist okullarından biri.. 

Ülkede insan vücudunun en kutsal noktası sayılan başa dokunmak ve  en kıymetsiiz noktası saydıkları ayağın altını göstermek saygısızlık olarak kabul ediliyor. Ee ayağınızın altını göstermezsiniz diye kabul ediyorum :) manyak değiliz ayağımızın altını neden gösterelim değil mi ama küçük bir çocuğun başına dokunarak sevmek bile saygısızlık olarak değerlendiriliyor bilginize. 

Imm.. Bi de şeyy.. Nası desem? Tayland'lı erkeklerin çoğu biraz efemine.. Yok yok biraz değil aslında bayaa, bayaaaa.. Daracık kıyafetler, alınmış kaşlar, fönlü boyalı saçlar.. 

Tuk tuk ve taksi'cilere kesinlekle güvenmeyin! Tuktukçular ile pazarlık yapın taksicilere taksimetre açtırın. Taksimetre açtırmadan gideceğiniz yerlerde muhtemelen 40-50baht ödeyeceğiniz mesafelere 200-250 baht ödersiniz. Tuk tuk için açılış genelde 200 baht oluyor ve gerisi pazarlık yeteneğinize kalmış. Malesef taksiciler kapıyı açmadan önce trafik var bahanesi ile önce nereye gideceğinizi soruyor ve güzargahınızı beğenmezlersa kapıyı açmıyorlar. 

Ulaşım ve iklim.. 

Hava limanından şehir merkezine city/blue line , sky train veya taksi ile gitmek mümkün. Bunlar arasında en ekonomik olanı city line. City line ile 45dk. Gibi bir sürede merkeze ulaşmanız mümkün. Merkez olarak kastettiğim durak makkasan. Bilet ücreti duraklara göre 15/45 baht arasında değişiyor. En uzak nokta 45, makkasan ise 35 baht. Buradan otelinize ise taksi ile rahatça geçebilirsiniz. Taksiciye eğer taksi metre açtırabilirseniz 4-5 km.lik bir mesafeyi 55/60 baht a gidebiliyorsunuz.   taksimetre açtırabilirsiniz diyorum çünkü genellikle akşam saatlerinde trafik yoğunluğunu bahane ederek taksi metre açmıyorlar fakat sabırlı olun en fazla 5/6 dk içinde metre açan bir taksici ile karşılaşırsınız :) taksi metre açılmadığı durumda ise sizden genellikle 200 baht istiyorlar.  

Sky train: Makkasana kadar tek hat ekspres olan trenin bilet ücreti 95 baht. 30dk. Sürüyor. Makkasan'dan taksi veya tuk tuk ile otelinize gidebilirsiniz. 

Taksi ile şehir merkezi 450 baht . 

Yemek konusunu özet bile geçmek istemiyorum :) aç kalmayacağınızı garanti ederim! çünkü biz hiç aç kalmadık :) Street food meraklıları şuraya bakın..

Tayland'ın serin olarak tanımlanan ikliminde (kasım şubat arası) mis gibi aralık ayında gitmemize rağmen hava bunaltıcı şekilde sıcaktı. Hafiften üşüdüğüm tek yarım saat sabahın 7 sinde tren ile ayutthaya antik kendine giderken arka koltuktaki taylandlı böğrü yanık gençlerin camları sonuna kadar açtıkları ve boynuma vuran sert rüzgarın olduğu anlardı. Bunun dışında hep sıcak, pek sıcak. Bu serin dedikleri mevsimde böyle sıcaksa diğer aylarda, özellikle muson yağmurlarının taşkınlara sebep olduğu yaz aylarında hiç risk alıp gitmemek lazım. 

Muson iklimini ne pis bir iklimmiş burada öğrendim. Bütün yaz Arap çöllerinde yanmadığım kadar yandım anlayacağınız.  Hava da özellikle sokak yiyecekleri ve egzoz dumanı yüzünden çok ağır ve pis kokuyor. Havada yapış yapış bir yağ kokusu var, maske ile dolaşan insanları inanın hiç yadırgamadım hatta yanıma neden küçük bir maske almadım diye de pişmanlıklar yaşadım, bu da aklınızda bulunsun cidden ihtiyaç olduğu durumlar oluyor. 

Bavula ne koysam? 

Kesinlikle güneş kremi, hiç anlamadan ıstakoza dönmeniz muhtemeldir mutlaka yüksek faktörlü bir güneş kremine ihtiyaç var. Başıma geldi biliyorum :) Ve tabii ki ince, tiril tiril giysiler. 











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder